Editörden

Editörden

  • Nuri Arslan

Nucl Med Semin 2017;3(3):0-0

Editörden

Değerli Meslektaşlarım,

Günümüze kadar Dünya genelinde çoğunluğu nükleer reaktörlerde, radyoaktif izotop üretim tesislerinde ve radyoaktif maddelerin taşınması sırasında olmak üzere pek çok radyasyon kazası gerçekleşmiştir. Ancak tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de radyasyon kazalarının büyük kısmı endüstriyel radyolojide veya tahribatsız tanı (non-destructive testing) amacı ile kapalı radyoaktif kaynakların kullanımı sırasında, çok az bir kısmı ise medikal uygulamalarda gerçekleşmektedir.

Genel olarak radyasyon kazazedelerinin çok azında Akut Radyasyon Sendromu geliştiği ve acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyduğu değerlendirilmekle birlikte, internal kontaminasyon ve bunun sonucunda inkorporasyona bağlı olarak olaydan yıllar sonra olumsuz sağlık etkileri ile karşılaşılabileceğinden bazı olgularda acil tıbbi müdahaleye gereksinim duyulabileceği bilinen bir gerçektir. Öte yandan radyoaktif madde bulunan bina ve tesislerin yangınlarında, radyoaktif maddelerin kullanıldığı terör olaylarında veya radyoaktif maddelerin kara veya hava yolu ile taşınması sırasında oluşabilecek kazalara müdahale sırasında, acil müdahale ekipleri ve ilk yardım görevlilerinin de potansiyel olarak radyasyona maruz kalma olasılığı da mevcuttur.

Bu amaçla Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi (eski adı ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fakültesi) Nükleer Tıp Anabilim Dalı’dan öğretim üyesi personel, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ile birlikte Uluslararası Atom Enerjisi’ne sunulan proje kapsamında, Radiation Emergency Assistance Center/Training Site, Oak Ridge, ABD’de “Radyasyon Kazalarında Acil Müdahale, Tıbbi Bakım Planlaması ve Medikal Tedavi” konusunda terorik ve pratik eğitim almıştır. Gülhane Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, TAEK ile 2007 yılında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında, halen Radyolojik/Nükleer Acillerde TAEK’e tıbbi danışmanlık hizmeti vermeye devam etmekte ayrıca Tıbbi Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Bilim Dalı Başkanlığı’nın eğitim ve öğretim faaliyetlerine de bilimsel destek vermektedir.

Özellikle iyonlaştırıcı radyasyon ile çalışan medikal personelin ilgisini çekeceğini düşündüğüm, “Radyolojik-Nükleer Acillerde Hazırlık ve Hasta Yönetimi” başlıklı bu sayının oluşmasında katkıda bulunan ve deneyimlerini paylaşan tüm yazar arkadaşlarıma en derin teşekkürlerimi sunuyorum.